Ayıplı Mal
Ayıplı Mal
Feb 6, 2022
En basit haliyle açıklamak gerekirse; bir malın taraflar arasında kararlaştırılan biçime ve özelliklere uygun olmaması ya da böyle bir kararlaştırma yapılmasa dahi hayatın olağan akışı gereği o malın sahip olması gereken nitelikleri taşımaması halinde o malın ayıplı olduğu kabul edilecektir. KAYGA Hukuk ve Danışmanlık olarak uzman kadromuzdan detaylı bilgi alabilirsiniz.
Ayıplı malın tanımına ve hangi malların ayıplı olarak kabul edileceğine 6502 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun’un 8. Maddesi’nde yer verilmiştir. Bu maddenin ilk fıkrasında ‘’Ayıplı mal, tüketiciye teslimi anında, taraflarca kararlaştırılmamış olan örnek ya da modele uygun olmaması ya da objektif olarak sahip olması gereken özellikleri taşımaması nedeniyle sözleşmeye aykırı olan maldır.’’ denilmek suretiyle ayıplı malın tanımı yapılmıştır.
Aynı maddenin ikinci fıkrasında ise: ‘’Ambalajında, etiketinde, tanıtma ve kullanma kılavuzunda, internet portalında ya da reklam ve ilanlarında yer alan özelliklerinden bir veya birden fazlasını taşımayan; satıcı tarafından bildirilen veya teknik düzenlenmesinde tespit edilen niteliğe aykırı olan; muadili olan malların kullanım amacını karşılamayan, tüketicinin makul olarak beklediği faydaları azaltan veya ortadan kaldıran maddi, hukuki veya ekonomik eksiklikler içeren mallarda ayıplı olarak kabul edilir.’’ denilmek suretiyle hangi malların ayıplı olarak kabul edileceği belirtilmiştir.
AYIP TÜRLERİ
Maddi Ayıp: Bir malın kendisinden beklenen temel vasıflara sahip olmaması ve bu sebeple malın kullanımından beklenen faydanın önemli ölçüde azalması durumunda maddi ayıp söz konusu olacaktır. Bu ayıp türü genellikle fiziki ayıp olarak da nitelendirilmektedir.
Hukuki Ayıp: Bir malın kullanımının hukuken sınırlandırılması ve bu sebeple maldan beklenen yararlanmanın azalması halidir.
AYIPLI MALDAN SORUMLULUK
Satıcı, malı satış sözleşmesine uygun olarak tüketiciye teslim etmekle yükümlüdür. Dolayısıyla satıcının, malın sözleşmede yer alan nitelikleri tam olarak taşıyıp taşımadığını kontrol etmesi gerekmektedir. Bununla birlikte taraflar arasındaki sözleşmede, malın teslimiyle ilgili bir hükmün bulunması halinde bu yükümlülüğün de satıcı tarafından yerine getirilmesi gerekmektedir.
Satıcı, söz konusu mala ilişkin yapılan reklamlardaki açıklamalardan kendisinin haberi olmadığını ve haberdar olmasının da kendisinden beklenemeyeceğini veya bu reklamlarda satış konusu mala ilişkin yapılan açıklamaların içeriğinin tüketici ile kurulacak satış akdi anında reklamın içeriğine uygun bir şekilde düzeltilmiş olduğunu ya da bu reklamlarda yapılan açıklamaların tüketici ile kurulacak satış sözleşmesini etkilemeyeceğini ispatladığı takdirde açıklamanın içeriği ile bağlı olmayacaktır.
İSPAT YÜKÜ
Malın tüketiciye teslim tarihinden itibaren altı ay içinde ortaya çıkan ayıpların, teslim tarihinde var olduğu kabul edilir. Bu durumda malın ayıplı olmadığının ispatı satıcıya aittir. Ancak satıcı malın ayıplı olmadığını ispat ederek, tüketicinin kendisine yüklediği sorumluluktan kurtulabilir. Malın ayıplı olmadığının ispat yükü satıcıdadır.
AYIP İHBARININ SÜRESİ VE BİLDİRİM
Tüketicinin ihbar külfeti 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 223. Maddesi’nde düzenlenmiştir. Bu hükme göre tüketici, satın aldığı malı en kısa süre içerisinde gözden geçirmek ve satıcının sorumluluğunu gerektiren bir ayıp görmesi halinde bu durumu uygun bir süre içerisinde karşı tarafa bildirmek zorundadır. Bu bildirim yazılı veya sözlü bir şekilde yapılabilir; fakat ispat açısından yazılı olarak yapılmasında fayda bulunmaktadır.
Bu bildirimin yapılması tüketicinin, ayıba karşı ilişkin kanundan doğan seçimlik haklarını kullanabilmesi adına bir gereklilik teşkil etmektedir. Zira alıcı, gözden geçirmeyi ve bildirimde bulunmayı ihmal ederse, satılanı kabul etmiş sayılacaktır. Ancak satılan malda olağan bir gözden geçirmeye anlaşılmayacak nitelikte bir ayıbın mevcut olması; bir diğer ifadeyle bu ayıbın zamanla ve malın kullanımı ile ortaya çıkabilecek türde olması durumunda tüketicinin bildirim külfeti bu ayıbın fark edildiği andan itibaren başlayacaktır. Tüketici bu durumda da malın ayıplı olduğunu fark ettiği andan itibaren makul bir süre içerisinde karşı tarafa bildirmek zorundadır.
MALIN AYIPLI OLMASI HALİNDE TÜKETİCİNİN SEÇİMLİK HAKLARI
Malın ayıplı olması halinde tüketiciye tanınan seçimlik haklara Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun’un 11. Maddesi’nde değinilmiş olup bunlar;
Satılanı geri vermeye hazır olduğunu bildirerek sözleşmeden dönme,
Satılanı alıkoyup ayıp oranında satış bedelinden indirim isteme,
Aşırı bir masraf gerektirmediği takdirde, bütün masrafları satıcıya ait olmak üzere satılanın ücretsiz onarılmasını isteme,
İmkân varsa, satılanın ayıpsız bir misli ile değiştirilmesini istemedir.
Tüketici seçimlik haklardan hangisini seçerse satıcı bu talebi yerine getirmekle yükümlüdür.
KAYGA Hukuk ve Danışmanlık olarak ayıplı olan malınız ile ilgili izlenecek süreç hakkında hukuki yardımda bulunmaktayız.
ZAMANAŞIMI
Diğer Kanunlarda veya sözleşmede daha uzun bir süre belirlenmediği takdirde ayıplı nedeniyle satıcının sorumluluğu, ayıp daha sonra ortaya çıkmış olsa bile malın tüketiciye teslim tarihinden itibaren iki yıllık zamanaşımına tabidir. Ayıplı mal, bu ayıp daha sonra fark edilse dahi malın tüketiciye teslim edildiği tarihten itibaren 2 yıl ile sınırlandırılmıştır. Bu süre, konut veya tatil amaçlı taşınmaz mallarda ise taşınmazın teslim tarihinden itibaren 5 yıl olarak belirlenmiştir.
Satılan malın ikinci el statüsünde olması halinde ise satıcının ayıplı maldan sorumluluğuna ilişkin zamanaşımı süresin 1 yıldan, konut veya tatil amaçlı taşınmaz mallarda da 3 yıldan az olamaz.
Maldaki ayıbın satıcı tarafından ağır kusur ya da hile ile gizlenmesi ve tüketiciden saklanması halinde ise zamanaşımı hükümleri uygulanmayacak ve tüketici, maldaki ayıbı fark ettiği andan itibaren makul süre içerisinde bu durumu satıcıya bildirerek kanundan doğan seçimlik haklarını kullanabilecektir.
GÖREVLİ VE YETKİLİ MAHKEME
Ayıplı mal nedeniyle açılacak davalarda, tüketici hakem heyetlerinin görev alanına giren uyuşmazlıklar ayrı olmak üzere Tüketici Mahkemeleri görevlidir. Ürün ve hizmetin hangi amaçla satın alındığına, tarafların sıfatına ve tacir olup olmadıklarına göre Asliye Ticaret Mahkemelerinin de görevli olabilmesi mümkündür.
Ayıplı mal nedeniyle açılacak davalarda yetkili mahkeme ise HMK’nın 6.maddesi uyarınca davalının yerleşim yeri mahkemesidir. Bununla birlikte 6502 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun’un 73/5 hükmü uyarınca tüketicinin yerleşim yeri mahkemesi de bu davalara bakmaya yetkilidir.
En basit haliyle açıklamak gerekirse; bir malın taraflar arasında kararlaştırılan biçime ve özelliklere uygun olmaması ya da böyle bir kararlaştırma yapılmasa dahi hayatın olağan akışı gereği o malın sahip olması gereken nitelikleri taşımaması halinde o malın ayıplı olduğu kabul edilecektir. KAYGA Hukuk ve Danışmanlık olarak uzman kadromuzdan detaylı bilgi alabilirsiniz.
Ayıplı malın tanımına ve hangi malların ayıplı olarak kabul edileceğine 6502 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun’un 8. Maddesi’nde yer verilmiştir. Bu maddenin ilk fıkrasında ‘’Ayıplı mal, tüketiciye teslimi anında, taraflarca kararlaştırılmamış olan örnek ya da modele uygun olmaması ya da objektif olarak sahip olması gereken özellikleri taşımaması nedeniyle sözleşmeye aykırı olan maldır.’’ denilmek suretiyle ayıplı malın tanımı yapılmıştır.
Aynı maddenin ikinci fıkrasında ise: ‘’Ambalajında, etiketinde, tanıtma ve kullanma kılavuzunda, internet portalında ya da reklam ve ilanlarında yer alan özelliklerinden bir veya birden fazlasını taşımayan; satıcı tarafından bildirilen veya teknik düzenlenmesinde tespit edilen niteliğe aykırı olan; muadili olan malların kullanım amacını karşılamayan, tüketicinin makul olarak beklediği faydaları azaltan veya ortadan kaldıran maddi, hukuki veya ekonomik eksiklikler içeren mallarda ayıplı olarak kabul edilir.’’ denilmek suretiyle hangi malların ayıplı olarak kabul edileceği belirtilmiştir.
AYIP TÜRLERİ
Maddi Ayıp: Bir malın kendisinden beklenen temel vasıflara sahip olmaması ve bu sebeple malın kullanımından beklenen faydanın önemli ölçüde azalması durumunda maddi ayıp söz konusu olacaktır. Bu ayıp türü genellikle fiziki ayıp olarak da nitelendirilmektedir.
Hukuki Ayıp: Bir malın kullanımının hukuken sınırlandırılması ve bu sebeple maldan beklenen yararlanmanın azalması halidir.
AYIPLI MALDAN SORUMLULUK
Satıcı, malı satış sözleşmesine uygun olarak tüketiciye teslim etmekle yükümlüdür. Dolayısıyla satıcının, malın sözleşmede yer alan nitelikleri tam olarak taşıyıp taşımadığını kontrol etmesi gerekmektedir. Bununla birlikte taraflar arasındaki sözleşmede, malın teslimiyle ilgili bir hükmün bulunması halinde bu yükümlülüğün de satıcı tarafından yerine getirilmesi gerekmektedir.
Satıcı, söz konusu mala ilişkin yapılan reklamlardaki açıklamalardan kendisinin haberi olmadığını ve haberdar olmasının da kendisinden beklenemeyeceğini veya bu reklamlarda satış konusu mala ilişkin yapılan açıklamaların içeriğinin tüketici ile kurulacak satış akdi anında reklamın içeriğine uygun bir şekilde düzeltilmiş olduğunu ya da bu reklamlarda yapılan açıklamaların tüketici ile kurulacak satış sözleşmesini etkilemeyeceğini ispatladığı takdirde açıklamanın içeriği ile bağlı olmayacaktır.
İSPAT YÜKÜ
Malın tüketiciye teslim tarihinden itibaren altı ay içinde ortaya çıkan ayıpların, teslim tarihinde var olduğu kabul edilir. Bu durumda malın ayıplı olmadığının ispatı satıcıya aittir. Ancak satıcı malın ayıplı olmadığını ispat ederek, tüketicinin kendisine yüklediği sorumluluktan kurtulabilir. Malın ayıplı olmadığının ispat yükü satıcıdadır.
AYIP İHBARININ SÜRESİ VE BİLDİRİM
Tüketicinin ihbar külfeti 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 223. Maddesi’nde düzenlenmiştir. Bu hükme göre tüketici, satın aldığı malı en kısa süre içerisinde gözden geçirmek ve satıcının sorumluluğunu gerektiren bir ayıp görmesi halinde bu durumu uygun bir süre içerisinde karşı tarafa bildirmek zorundadır. Bu bildirim yazılı veya sözlü bir şekilde yapılabilir; fakat ispat açısından yazılı olarak yapılmasında fayda bulunmaktadır.
Bu bildirimin yapılması tüketicinin, ayıba karşı ilişkin kanundan doğan seçimlik haklarını kullanabilmesi adına bir gereklilik teşkil etmektedir. Zira alıcı, gözden geçirmeyi ve bildirimde bulunmayı ihmal ederse, satılanı kabul etmiş sayılacaktır. Ancak satılan malda olağan bir gözden geçirmeye anlaşılmayacak nitelikte bir ayıbın mevcut olması; bir diğer ifadeyle bu ayıbın zamanla ve malın kullanımı ile ortaya çıkabilecek türde olması durumunda tüketicinin bildirim külfeti bu ayıbın fark edildiği andan itibaren başlayacaktır. Tüketici bu durumda da malın ayıplı olduğunu fark ettiği andan itibaren makul bir süre içerisinde karşı tarafa bildirmek zorundadır.
MALIN AYIPLI OLMASI HALİNDE TÜKETİCİNİN SEÇİMLİK HAKLARI
Malın ayıplı olması halinde tüketiciye tanınan seçimlik haklara Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun’un 11. Maddesi’nde değinilmiş olup bunlar;
Satılanı geri vermeye hazır olduğunu bildirerek sözleşmeden dönme,
Satılanı alıkoyup ayıp oranında satış bedelinden indirim isteme,
Aşırı bir masraf gerektirmediği takdirde, bütün masrafları satıcıya ait olmak üzere satılanın ücretsiz onarılmasını isteme,
İmkân varsa, satılanın ayıpsız bir misli ile değiştirilmesini istemedir.
Tüketici seçimlik haklardan hangisini seçerse satıcı bu talebi yerine getirmekle yükümlüdür.
KAYGA Hukuk ve Danışmanlık olarak ayıplı olan malınız ile ilgili izlenecek süreç hakkında hukuki yardımda bulunmaktayız.
ZAMANAŞIMI
Diğer Kanunlarda veya sözleşmede daha uzun bir süre belirlenmediği takdirde ayıplı nedeniyle satıcının sorumluluğu, ayıp daha sonra ortaya çıkmış olsa bile malın tüketiciye teslim tarihinden itibaren iki yıllık zamanaşımına tabidir. Ayıplı mal, bu ayıp daha sonra fark edilse dahi malın tüketiciye teslim edildiği tarihten itibaren 2 yıl ile sınırlandırılmıştır. Bu süre, konut veya tatil amaçlı taşınmaz mallarda ise taşınmazın teslim tarihinden itibaren 5 yıl olarak belirlenmiştir.
Satılan malın ikinci el statüsünde olması halinde ise satıcının ayıplı maldan sorumluluğuna ilişkin zamanaşımı süresin 1 yıldan, konut veya tatil amaçlı taşınmaz mallarda da 3 yıldan az olamaz.
Maldaki ayıbın satıcı tarafından ağır kusur ya da hile ile gizlenmesi ve tüketiciden saklanması halinde ise zamanaşımı hükümleri uygulanmayacak ve tüketici, maldaki ayıbı fark ettiği andan itibaren makul süre içerisinde bu durumu satıcıya bildirerek kanundan doğan seçimlik haklarını kullanabilecektir.
GÖREVLİ VE YETKİLİ MAHKEME
Ayıplı mal nedeniyle açılacak davalarda, tüketici hakem heyetlerinin görev alanına giren uyuşmazlıklar ayrı olmak üzere Tüketici Mahkemeleri görevlidir. Ürün ve hizmetin hangi amaçla satın alındığına, tarafların sıfatına ve tacir olup olmadıklarına göre Asliye Ticaret Mahkemelerinin de görevli olabilmesi mümkündür.
Ayıplı mal nedeniyle açılacak davalarda yetkili mahkeme ise HMK’nın 6.maddesi uyarınca davalının yerleşim yeri mahkemesidir. Bununla birlikte 6502 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun’un 73/5 hükmü uyarınca tüketicinin yerleşim yeri mahkemesi de bu davalara bakmaya yetkilidir.